Kamp ve trekking denince Trakya’da ilk akla gelen yer Istranca ormanları ve Longoz ormanlarıdır. Onlarca yürüyüş rotası ve belki yüzlerce kamp yapılacak yer. Bu tabii kamp yapma anlayışınıza kalmış. Kalabalık gidilen kamplar daha çok bir piknik havasında geçmektedir fakat daha bireysel kamplar biraz daha tabiri caizse “Survivor” tadında. Neyse sözü uzatmadan bir kamp alanını ve tarihsel dokusunu dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışacağım sizlere...
Konum olarak Kırklareli, Demirköy, Boztaş köyünü seçtik bunun iki nedeni var; ilki, Boztaş köyü Türkiye ışık haritasında en az şehir ışığı alan yerlerden biri. (Dünya ışık haritasını bu siteden görebilirsiniz https://www.lightpollutionmap.info/ ) Bu da demek oluyor ki bulutsuz ve dolunaysız bir gecede, yıldızların size ne kadar yakın ve parlak olacağıdır. Ayrıca yıldız fotoğrafları çekmeyi sevenler içinde muazzam bir konumdur. İkincinedeni ise; bölgenin tarihidir. Kısaca size bundan biraz bahsetmek istiyorum.
Boztaş köyüne hemen gelmeden Beğendik köyü vardır. Burası Mübadeleden önce 1900 yıllarda yaklaşık 1000 haneli bir Rum köyüdür. O zamanlar buraya “ üç manastır arası” anlamına gelen TRULYA derlerdi. Bunlar “Küçük manastır, büyük manastır ve Demirköy manastırıydı. Trulya’da çok büyük bir kilise ve iki su değirmeni vardı. Yaptıkları kanallar sayesinde suyu heba etmeyip köyün içlerine kadar getirmişlerdir. Geçim kaynakları çeşitliydi: Kereste ve odun-kömürü Istranca ormanlarından geliyordu. Balcılık, ipekçilik, kilimcilik, hayvancılık, bağcılık, şarapçılık gibi çeşitli iş kollarında üretimleri vardı. Kasabada her evin alt katı mağazaydı. Trulya esnafının çok hoş bir adeti vardı. Muhassebe defterleri evlerinin sıvasıydı. Kimin alacaklı, kimin borcu olduğunu evlerinin duvarlarına yazarlardı. Ne güzel ki bunlardan bazıları günümüze kadar kalmıştır. Eğer yolunuz Beğendik köyüne düşerse bu yazıları görmeniz hala mümkündür.
Kalan duvar yazılarında şunlar yazmaktadır: “Niko canın çıkmasın, süt yine eksik.”, “Vasiliki bir çeki un aldı, çeyreğini ödedi”, “Marika dört kilo pirzola aldı ama parasını getirmedi!”“Mihalis'in evi,Bay Nikola İ. Yannaku usta sayesinde, Pazar günü 29 Haziran 1891’de tamam oldu”.
Gelelim Boztaş köyüne; Köy 1930 lu yıllarda Bulgaristan’dan göçen Pomaklar tarafından kurulmuştur. Orada yaşayan insanlar hala gelenek ve göreneklerine önem vermektedir hatta yaşlı insanlar aralarında Pomakça konuşmaktadır.
Nasıl gidilir:
Demirköy çıkışında tabelayı takip ettiğimizde köye ulaşıyoruz. Demirköy’e 21 km uzaklıkta.
Eğer kalabalık bir grup ile gidilecekse köyün girişinde bir piknik alanı var. Burada masalar ve su mevcuttur. Fakat yok arkadaş ben daha ekstrem bir kamp istiyorum derseniz. Her hangi bir oduncu yolunu takip edip istediğiniz yere çadırınızı kurup kampınızı yapabilirsiniz. Şunu mutlaka unutmayın!!! Kamp ateşinizi gece uyumadan önce mutlaka söndüğünden emin olun. Bu güzelim ormanların zarar görmesini hiç birimiz istemeyiz.
Umarım yolunuz bir gün buraya düşer ve Hamdibey Köyü (TRULYA) duvar yazılarını görür ve Boztaş köyü yakınlarında kamp yaparsınız.
Selanikspor
Comments